24 Ağustos 2009 Pazartesi

4- 3P



Fikret Başkaya'nın konuyla ilgili yazısında dediği gibi "maddi şeylerle mutlu olunmaz üstelik bir de lüzûmsuzsa"..(sayayım mı evinizdeki lüzumsuzları?).Görüntülü sohbet bu denli muhteşem ve elzem bir durum mudur? 1 yerine 9 baz istasyonu.Yaklasik olarak 400 metrede bir baz istasyonu gerektiriyormuş sistem.Baz istasyonlarının yanında örümcek bile olmaz.Teknoloji çılgınlığı üzerine nutuk atmayacağım.Neticede eğlenmeye(!) çıktığımız akşam boyunca cep telefonumuzdan internete anında iletiler,fotograflar yüklüyen bir alışkanlık kazandık.Eğlenmene,yemene baksana arkadaş diyeceğim ama bu sistem de işte bu"gösteriş merakı/yalnızlık/doyumsuzluk" üçgeni içerisinde sıkışmışlığın minik bir göstergesi.Netice itibariyle herkese hayırlı olsun ama bana da kimse organik gıda heveslisi gözükmesin bu ilerlemeleri savunurken.

3- zaman zaman sağlama yapmak




Farkettiklerim etiketi altında yazdıklarımı itham konusu olarak algılamamanızı dilerim.Tesadüfler olarak da değerlendirilebilir.Tartışmaya açık hoşluklar bence. Bunlardan bir tanesi geçtiğimiz kış bir arkadaşımın blogunda konuk yazarken yazdığım bir "farketme" idi.28.12.2008'den aynen aktarıyorum:"Gece gece, zaman zaman çok severek dinlediğim Pinhani'yi list ettim ekranımda.. Albümünü iyice dinleyecektim sağlıklı zaman ayırarak."Seni bana anlatırlar" şarkısını dinleyince sanırım Ozzy Osbourne tıkladım yanlışlıkla diye ekrana döndüm ki yanılmışım.Gerek yoktu buna Pinhani demeden önce acaba ekşide bunun mevzusu olmuş mudur diye düşünüp hemen açtım ki Mestre nickli yazarın meğerse 2 sene önce yazdığını gördüm.Üstüne başka da entry göremedim."Mama I'm Coming Home" bu kadar bilinmez mi sanıldı Pinhani acaba? "

O dönem itibariyle bu konuda hiçbir yazı ve yorum okumadan ve duymadan,şarkıyı dinlerken refleks olarak vermiştim bu tepkiyi.Bugün itibariyle internette bu karşılaştırma konusunu araştırdığımda 2009 tarihli epey yazı ve yorum görebiliyorum.Demek ki farketme konusunda haksız olmadığım kadar iyi ve hızlıymışım da:) (http://atanalirspor.blogspot.com/2008/12/pin-hani.html) Yine de introların çok benzerliği ve şarkının yumuşak tınısının etkisi dışında aynı şarkı olmadığı aşikar.Her iki şarkıyı da sayfanın sağ tarafında dinleyebilirsiniz.Yorum sizin.

2- "şeşhane"ye dair iki Reha



Reha Muhtar bir yazısında şöyle açıklamış ikisi arasındaki farkı; "Şeş-hane namlusunda 6 adet yiv bulunan tüfek ve toplara denir...Önceki zamanlarda kaval gibi içi düz bir boru biçiminde imal edilen namlular, kısaca yivin bulunmasıyla kullanılmaz olurlar...Şaş-hane namlusunda 6 adet yiv bulunan yeni silahlara verilen ad olmuş o dönem...Kaval biçimindeki namlular ise tedavülden kalkmış...Altı kaval üstü şeşhane biçiminde bir silah olmayacağını söylemek için olmayacak şeyleri anlatmada bu deyim kullanılır... "(02 temmuz 2009 Vatan)


"Son Yeniçeri" romanının yazarı Reha Çamuroğlu'da romanında bu silahların ve terimlerin kullanıldığı bir dönemi detaylı anlatmasına rağmen silahı tasvir ederken şişhane olarak kullanmış(everest yayınları -cep kitap versiyonu sayfa 171) Romanı okurken aklıma Muhtar'ın yazısı geldi.Kendisine e-mail attım ama mesaj 2 kez geri döndü.Her 2 Reha bey ile tanıştığımda bu durumu paylaşacağım.