4 Eylül 2009 Cuma

14 - İlk Ofsayt


Aşk-ı Memnu yeşil sahalara döndü ve gündeme birçok soru işareti bırakmak gibi bir oyun sistemi ile bu sezon devam edeceğinin sinyallerini verdi.Beraberinde birçok tartışma yarattı ki “kedi kim?” tartışması bunların başında geliyor.Devamlılık anlamında oyunculardaki yaz esmerlikleri ve Nihat’ın yeni dublajı da eleştiriler arasında.Birçoğuna alışılacak ve çoğu düzeltilecektir.Fakat benim gözüme takılan bir sahne vardı ki buna forumlarda pek rastlayamadım.Bihter’in tekneye gidip Behlül’le konuştuğu sahnelerde Behlül’ün sevişme gecesine dair tahmin ve yorumları,cep telefonu kapalı şekilde sızmış kalmış bir insanın bilgisi olabilecek yorumlar değildi pek.Neticede Behlül’ün balıkçı kaptanın cep telefonundan evde Nesrin ile yaptığı konuşmanın birebir verildiği düşünülürse Behlül, Süleyman Efendi’nin saksılarla ilgili “Kedi yorumunu” nereden biliyordu? Diyelim ki tekneye kıyıdan botla gelirken iki çift kelam eylediler.O vakit tekneden ta ki içeri girene dek suskun kalan ikilinin ilk diyalogları neden “telefonun kapalı" olur? Devamında matmazel ve anne seçeneklerini sunar Bihter.Behlül’ün buna cevabı “önce Nihal çıktı karşıma demiştin" olur.Bunu Bihter yola gelirken Behlül’ün kapalı olan cep telefonunun sekreterine not bırakır.Behlül’ün ayfonu,Nesrin şarj cihazı getirene kadar kapalıdır ve o notu henüz dinlememiştir.Muhtemelen botta laflanmıştır diyeceğim tekrar ama o zaman mevzu başlayınca içeriye kadar neden uzun bir suskunlukla ara verildi anlaşılmıyor. Behlül’ün ağzından çıkan tek gerçekçi bilgi Nesrin’den matmazel’in evine gittiği bilgisi idi. Yani pek sonradan kurtarılamayacak bir devamlılık hatası ile başladı dizi ama olsun Yaz rehaveti atılınca bunlarla karşılaşılmayacaktır diye düşünüyorum Türkiye’nin en çok izlenen dizisinde.

13 - Lost ve Dublaj


Uzun süredir bu konuda yorum yazmak istiyordum ki ekşide falan yazmadığım için üye olduğum bir Lost grubunda bu tartışmanın tazece açıldığına denk geldim.Tabi ilk yorumlar birçok forumda olduğu gibi "Dublajlı Lost iğreanç"şeklindeydi ve tabi ki ilk karşı yorum benden geldi.Devamında her iki tercihten görüşler geldiğini gördüm.Şahsi görüşlerim şu doğrutudadır:

Ben rastgele seçerek online izlediğim için her iki şekilde de izledim.Lost’u izlemenin keyfi dublajlı izlemekle çıkar.Backgroundunda bu kadar detay barındıran bir diziyi altyazı takip etme çabası içerisinde izlemek bu detayların büyük oranda gözden kaçmasına neden olacaktır.Hele ki orijinal dil ile altyazının okuma sürelerinin farklılıkları (hele hele Sun ile Jin’in yerel diyalog sahnelerinde) çok farklı olacağından bu takip çabası da kaçınılmaz oluyor.Kate ve Sawyer’ın sesleri orjinalinde çok cılız ve ruhsuz.Seslendirme sanatçıları resmen birçok karaktere etkili tonlamalarını orjinalinden daha etkili yaşatmışlar.Özellikle Sawyer’ın ve John Locke’ın dublajını tavsiye ederim(+Hurley).Zaten Hurley’in “Moruk”, Desmond’un “Bilader” diyişini dublajlı dinlemediyseniz Lost’u oturun baştan izleyin derim. Altyazı izleyen arkadaşlar alışkan oldukları için yadırgayabilirler ama dublaj özellikle bu dizide %20 daha bir tat katan bir etken.

12 - Şimdi Adana'da olmak vardı anasını satayım!

Keşke bu maça gidebilseydim.Dünyanın en "sol" futbol takımı Türkiye'de ve Beşiktaş'dan sonra en sevdiğim kulüp olan "işçi kökenli" Adanademirspor ile karşılaşacak.Sevdiklerim bahse göre Livorno'nun ülkemizdeki iki kardeş kulübü imiş. Tarihi bir organizasyon.Demirspor taraftarı heyecan içinde hazırlanıyor.Kimin kazanacağının önemi olmayan bir maç.Tribunler maçtan çok ilgi çekecek.Umarım yayınlayacak olan kanal bu durumu gözardı etmez.(ekşide bir user'ın talep ettiği gibi keşke Ulusal Kanal yayınlayabilse) Livorno hoşgelmiş,sefa gelmiş,"Asi ve Mavi"ler harika karşıladılar onları.Bu da endüstriyel futbola bir şut olsun.Hem de Hasta siempre!