2 Kasım 2010 Salı

Aşkolsun Uyarlama Skeci

Hazır youtube açılmışken bir skeç denememi sizlerle paylaşma istedim.Aslında bir tv programı için istenmiş bir örnekti.Metin Akpınar-Zeki Alasya skeçlerinin modernize edilmiş şekilde sergilendiği yarışmayı hatırlarsınız.Ben hiç denk yayınına gelemedim programın.Ama işte o yarışma için ben de bir skeç uyarlaması yapmıştım.Tabii bu skeci de aynı dönemin mizah anlayışı ve tarzını düşünerek izlerseniz daha anlamlı olur.Dilerseniz önce orjinal skeci aşağıdaki youtube linkinden izleyebilirsiniz.

AŞK OLSUN - Sorgulama Skeci – Uyarlama:Tarkan Kaynar

http://www.youtube.com/watch?v=bBu8Z_zK4JA&feature=related


Adam (A ) – Kadın (K)

K: - Şekerim..

A: - Canım..

K: - Sen dün öğlen evden, “dernekten arkadaşlarla yemek yiyeceğiz” diye çıkmamış mıydın hayatım?

A: - Tabi karıcığım

K: - İstinye Park’da buluştunuz değil mi?

A: - Evet,her zaman olduğu gibi

K: - Seni aradım ama cep telefonun kapalıydı

Adam şaşkın..Bir süre sessizlik..

A: - Saat kaçta aradın?

K: - 12 gibi

A: - Ah tabi..12 gibiyse ulaşamazsın çünkü 12 gibi ben şeydeydim..ee.. trafikteydim..yolda trafik polisine rastladım.. “rast” gitmeyen bir durum olmaması için telefonumu kapatmıştım

K: - Neden kapatıyorsun ki? Çalan telefona cevap vermemen yeterli

A: - Evet ama çalan telefon dikkatimi dağıtabileceği için durumu sirke atmadı..şey riske atmadım.. Bugün dikkatim dağılır yarın araba dağılabilir

K: - Sen hiç böyle ince düşünmezdin..yanlış olduğunu bile bile defalarca telefonda konuştuk sen trafikteyken.. veya beraber bir yere giderken çalan telefonlara hep cevap verirdin..

A: - İnce düşünmez olur muyum? İnince hemen düşündüm.. Dedim sevgili karım beni aramış olabilir dedim ve hemen telefonumu açtım..

K: - Kaç gibi açtın?

A: - Bir buçuk gibi..

K: - Bir buçuk gibi de aradım kapalıydı telefonun

A: - Karnım öyle acıkmıştı ki..Bir buçuk gibi bir İskender olsa da yesek dediğim anda ben tam telefonu açacakken alışveriş merkezinin garajında kimi göreyim?

K:- Kimi?

A: - İskender’i.. hani vardı ya dernekten arkadaşım..o da tesadüfen oraya gelmemiş mi?

K . –Yahu zaten dernekten arkadaşlarla yemek yemeyecek miydiniz? Nesi tesadüf bunun?

A: - Tesadüf…çünkü bizim İskender artık dernekte değil..

K: - Nasıl değil?

A: - Yani atılmıştı aidatını ödemediği için.. ama baktım gelmiş..dedim ne kadar güzel,nasıl sevindim seni gördüğüme dedim

K: - Peki telefonunu açmadın mı?

A: - İskender’le İskender yemeğe giderken bir de baktım ki şarjım bitmek üzere.Dedim sevgili karım ararsa beni ve biz tam konuşurken şarj biter de kapanırsa diye bir süre restaurantda kapalı şekilde şarjda tutayım da sonra öyle açayım dedim

K: - Telefonun şarjının bitmek üzere olduğunu nasıl anladın?

A: – Baklalar azalmıştı?

K: - Ne baklası?

A: - Telefonun şarj göstergesindeki baklalar..o çizgilere bakla denmiyor mu?

K: - İskender yoğurtlu bakla yoğurtlu..bakalım bu işin içinden yoğurt gibi alnının akıyla çıkabilecek misin Şemsettin..

A: - Ama ben böyle düşünceli davrandıkça senin beni takdir etmen gerekir hayatım

K: - Şu ana kadar ki gidişatın takdir edilir şekilde mantıklı sayılabilir..Ama mantığımın almadığı bir şey var ki sen o bakla dediğin çizgileri telefonun kapalıyken nasıl gördün de şarjının biteceğini anladın?

A: - Mantık? (kendi kendine mırıldanır) E tabi mantı da yoğurtlu tabi..Çok mantıklı ve çok güzel bir soru..tebrik ediyorum hayatım..

K: - Vereceğin cevaba göre ben de seni tebrik etmek istiyorum hayatım

A: - Sorun ne biliyor musun?

K: - Nedir?

A: - Biz toplum olarak elektronik eşyalarımızı çok hor kullanıyoruz

K: - Ne alaka?

A: - Şu alaka..Ben zaten evden çıkıp arabaya binerken telefonuma baktığımda baklalar azalmıştı..11:30’da evden çıkan ben bu İstanbul trafiğinde 2 saatte İstinye Park’a gittiğim için bu sürede o baklalar kimbilir daha ne kadar azalmıştır diye düşünebiliyorum..Bunu telefonumu açmadan tahmin edebilecek öngörüye sahibim hayatım

K: - Ee bunun elektronik eşyaları hor kullanmamızla ne alakası var?

A: - Öyle deme aşkım..Herkes benim gibi öngörülü olsa ve tahmin gücüne güvense bir çok elektronik eşyayı elektrik sarfetmeden de kullanabiliriz işte bu şekilde..Haksız mıyım?

K: - Televizyonu açmadan haberleri tahmin mi edeceğiz mesela?

A: - Neden olmasın? Gündem hep aynı nasıl olsa..Ünlülerin ve bürokratların cezaevi trafiği.. meclisteki söz düellosu.. kanseri önleyen baklagiller.. biraz da internet şakaları..al sana haber bülteni..

K: - Taktın baklaya..Sadede gel..

A: - Taktım tabi.. yani taktım şarja telefonu.. baktım bakla oynuyor..

K: - Nasıl oynuyor?

A: - Kıpırdıyor namussuz..(güler) elektriği aldı tabi.. (gözleri kapar.kaçamağını düşünerek ve kalbini alttan tutar gibi yaparak) yükseliyor alçalıyor.. artıyor eksiliyor.. gidiyor.. geliyor..

K: - Bunu telefonun baklası mı yapıyor?

A: - (mest olmuş şekilde,gözler hala kapaı) Sorma.. gümbür gümbür..böyle güzelini görmedim daha önce..

K : - Nee? Neyin güzelini?

A: - Bakla..va.. Baklava geldi yemeğin üstüne..valla böyle güzel baklava yemedim Şehnaz.. bi gün bak gidelim sen de ye bayılacaksın şerefsizim

K: - Kırk kere söyleme olur

A: - Neyi söylemeyeyim?

K: - Şerefsizim dedin ya..

A: - Çok şakacısın..canım benim.. Hayatım bak ne diyeceğim..Uzun zamandır annene gitmedik..Kadıncağız iyi midir hoş mudur? Bir ara gidip elini öpelim ha? Ne dersin?

K: - Konuyu değiştirme Şemsettin? O telefon niye açılmadı?

A: - Telefonun niye açılmadığını mı soruyorsun bana?

K: - Aynen öyle

A: - Aşk olsun Şehnaz.. resmen aşk olsun..Yani şurada “Aşk olsun” skecimizin ismine ne kadar çok yakıştım bilmiyorum fark ettin mi?

K: - Ben sana yakışmayan ama benim fark ettiğim başka konuları soruyorum ama sen konuyu sürekli değiştiriyorsun..Bilmiyorum sen bunu fark ettin mi?

A: - İstinye Park’ta tabii ki arabayı parkettim.Adı üstünde

K . –Skecimizi orta oyunu tadına çekmeye çalıştığının farkındayım.Ama ben soruma cevap istiyorum.O telefon günboyu neden a-çıl-ma-dı?? Çabuk açıkla..

A: - Açılımı mı açıklayayım?

K: - Evet senden bir telefon açılımı bekliyorum

Kadının cep telefonuna mesaj gelir.Mesaj sinyal sesi duyulur..Adam telefonu sehpanın üzerinden alarak karısına verir.

A: - Ah haa... Mesaj.. yani es-em-es.. bu evden benden başkası esemez! Aç bakalım Şehnaz hanım..kimden ve nedenmiş bu esemes?

Kadın mesajı mırıldanarak okur.Sonra kocasına döner.

K: - Şemsettincim..

A: - Efendim hayatımın bir tanesi

K: - Yemekte kimler vardı?

A: - Arkadaşlar işte dernekten.. Ne bileyim kalabalıktık.. Hem mesaj ne diyor ki?

K: - Sen say o dernekten arkadaşları ben de mesajı sana göstereceğim aynen hayatım

A: - Ahh..dur bakayım..Aytuğ,Necip,Mecit,Vahit,Şekip,Nevzat,Metin,Cemal,Hamdi ve Aytuğ..

K: - Bakıyorum İskender ancak lazım olduğu zaman görünüyor yemekte..Sanırım aidatını gene ödemedi..Ayrıca Aytuğ’u iki kere saydın..

A: - Bu Aytuğ’un ikincisi..Ay three deriz bir aramızda..Ayvanı saymıyorum..Çağrışımı hoş değil..

K: - Çok kötü espriydi.. Lütfen şu mesajı okur musun?

A: - “Biz Antalya’dayız..keşke sizler de burada olsaydınız..kendinize iyi bakın..Selma”..

K: - Selma kim di hayatım?

A: - Bizim Selma..

K: - Yani?

A: - Yani?

K: - Necip’in karısı Selmaaa..

A: - A..aaa.. Selma Antalya’da mıymış? Ne güzel

K: - “Biz” diyor mesajda Şemsettin..Necip’le birlikte Antalya’dalarmışş

A: - Ver bakayım (telefonu alır mesajı okur..güler ) Ahaha..yani bravo Şehnaz..hakkaten bravo..

K: - Neye bravo?

A: - Şu anda Antalya’ya gitme hevesine bravo..özenme hemen herkese yahu..

K: - Soruma cevap ver.. Necip aynı anda hem Antalya’da hem yemekte nasıl olabiliyor?

A: - Niye Antalya’da lokanta yok mu?

(Sesler yükselir)

K: - Adam delirtme beni? Sen demedin mi dün yemekte Necip de vardı diye?

A: - Dedim..

K: - Eee?

A: - Dedim işte ne cip vardı ne araba..garajda bir tek benim araba..herkes yayan gelmiş dedim..

K: - E İskender?

A: - Nolmuş İskender’e?

K: - Garajda ona rastladım demedin mi?

A: - Evet..

K: - Eee??

A: - Eeesi sen söyle.. Ne işleri var bunların Antalya’da?

K: - Ne alakası var? Karı koca istedikleri yere giderler..

A: - Hayır efendim..Onlar niye benim doğum günümde gelmediler çağırdığımızda?

K . – İyi de senin doğum günün geçen aydı ve o gün Ankara’dan Selma’nın abisi geldiği için gelemediler.(yumuşar,düşünceli)Yani öyle demişlerdi.

A: - Selma’nın abisi bir hafta önce gelmişti.Niye bir gün çıkıp gelmediler benim yılda bir olan doğum günüme? Ankara’dan abim geldi..evde bir bayram havası.. Oh ne ala..

K: - (yumuşar) Yani…aslında onu ben de düşünmüştüm ama soramamıştım..

A: - Yaa.. Ne güzel yemekler yapmıştın halbuki..Gelmemeleri bir yana..bir de sana telefon açıp yoğurtlu bakla tarifi istemişti..neymiş abisi çok seviyormuş..

K: - Evet..O gün ben de aklıma düşünce bakla yapmıştım..sevmiştin di mi aşkım?

A: - Bayyyılmıştımm…Ben sana bişey diyeyim mi aşkım? Evli bir kadının bakla yapmayı bilmiyor olması mazeret değildir.. ben de bilirim kocama lokantada yemek ısmarlamayı..
Ama kadın dediğin yemekte uzman olacak..

K: - (kararlı ve onaylar şekilde) Aynen öyle aşkım..

A: - Aşkım..

K: - Efendim bir tanem?

A: - Hadi yapsana yiyelim şöyle yoğurtlu,zeytinyağlı..ağzımız tatlansın,midemiz ballansın

K : - Yapayım değil mi? Hemen kocacım..

Kadın çıkar gider..

A: - (Seyirciye) Ağzınızdan baklayı çıkartmadan zeytinyağı gibi üste çıkmanın tek yolu iki kadını kıyaslamaktır..O zaman yoğurt gibi aklanırsınız..Haydi aşk olsun..afiyet olsun..


- SON -


Yazarın(T.K.)notu: Orijinal skecin sadece finalindeki mantıkla biraz oynadım.Onun dışında gidişat öyküsü aynı tutuldu ve güncellendi.