25 Kasım 2009 Çarşamba

34 - Kolonya Krizi


"24" Kanalının haber spikeri Bahar Feyzan Miliyet Gazetesi'ne verdiği röportajda “canlı yayının zorlukları nedir?” sorusuna “Beni en çok limon kolonyası kullanan konuklar zorlar. Dayanamıyorum, burnumun direği sızlıyor, konudan da yayından da kopuyorum” dediği için işten çıkarıldı. Gerekçe: Kuruma ve konuklara saygısızlık.Bahar Feyzan işten çıkarıldıktan sonra yaptığı açıklamada "kolonyanın bir metafor olduğunu bilmiyordum" diyor.Kolonyayı bir süredir metafor haline getiren kişinin Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin olduğunu ben de bir medya siteinden öğreniyorum.Oray Eğin yazılarında Fehmi Koru’dan bahsederken “kolonya kokulu” sıfatını kullanırmış.Kamuoyunda yaygınlaşmamış ve Oray Eğin okuru değilseniz bilemeyeceğiniz bu metafor medyacıların kendi sanal dünyalarında (twitter ve medya siteleri vs.)yaygınlaşmış olabilir ama bunu yine her medya çalışanının bilip benimsemesi demek o kadar önem kazanmış ki sizi işinizden edebiliyor.Elbette ekran karşısında yer alan ve kamuoyunun tanıdığı isimler daha dikkatli olmalı.Ama açıklamada artniyet olmadığı o denli aşikar ki.Üstelik çalıştığı kurumun yapısına uygun olamayacağı düşüncesiyle zaten böyle bir saçmalamaya girişip işini riske atmaz.Sorulan sorunun karşılığını veriyor spiker samimice ve Oray Eğin okuyup bu medya metaforuna vakıf olmadığı çok belli.Olmak zorunda da değil zaten bence.Ama fısıltı anlayışının genel etik anlayışına üstün geldiği bir noktada hassasiyetlerin çizgilerini ve niyetlerini de popüler isimler belirliyor.Geçmiş olsun Bahar Hanım.Yakında twitter belirler bizim iş meslek kurallarını.

24 Kasım 2009 Salı

33 - organik



Artık herhalde biliyorsunuzdur GDO'lu ya da hormonlu olan gıdaların "en yakışıklı" olanları olduğunu..Yani ürünün görüntüsü kötüyse yüksek ihtimal kendisi iyidir..Resimde tarla domatesleri var,ezik büzük,kirli,eğri ve de büğrü.. ama sağlıklı..tarladan ve bahçeden..kokulu ve tatlı..
ilk defa bir deyim "lafın gelişi"nden somuta bu denli denk düştü: Yerseniz!

23 Kasım 2009 Pazartesi

32 - Tarih Yoksunluğu



Derbilerin tarihleri,kadroları ve neticeleri konusunda çok detaylı bilgi sahibi olamayabiliriz.Futbolla ilgili olup da Google'da sadece 1-2 kere "türk derbi","gs-fb"veya "türk futbol tarihi" şeklinde versiyonlu aramalar yaptıysanız bu haberdeki fotograf illa ki karşınıza gelmiştir.Ben konunun ilgilisi olarak 2 senedir yaptığım taramalarda en çok karşıma çıkan 5 fotograf arasında sayabilirim bu bilet fotografını(bir tanesi ağları delen metin oktay golü,bir tanesi can bartu metin oktay el sıkışması,bir diğeri mehmetçik basri vs vs..). Bu ilgisizliğimizin gayet farkında olup cüretkarca tarihi belgeler üzerinde tahrifat yaparak bizleri yanlış bilgilere sürükleyenler de var.Ama burada kabahatın 4'de 3'ü onlarda ise 4'de biri bizlerde.Her ne kadar koca medya kuruluşunun karşısında bizim araştırma alanımız kısıtlıysa da hafızasız toplum hastalığımızın ürkütücü virüslerinden birisi olan bu çarpıtma durumlarına karşı da az da olsa donanımlı olmak zorundayız.Taraftarlık vasıfları içerisinde genellikle geri planda kalan kısıtlı "tarihi bilgi donanımlarımız" genelde yalan yanlış ve magazinel şehir efsaneleri ile doludur.Futbol kitaplarının okunma gereği en azından "laf atışmalarında" hiç olmazsa bunu bile doğru yapabilme adına gerekli. Neyse ilgili haberin linkini aşağıda aktarıyorum: http://www.ataryemez.com/gazete/hurriyet-gazetesi-tarih-skandali/


Haberi okuyunca "evet demek doğrusu bu imiş" demeyin.Çünkü bu kez düzeltme haberinde verilen tarihi bilgiler de yanlış.28 kasım 1924'de gs-fb değil bjk-fb oynadı.Bahsi gçen biletin tarihi ise 15 haziran 1923 ve gs-fb derbisine ait.Yani düzeltirken bile tarihi bilgi eksiklerimiz var.

31 - Kitaba Son 15

17 Kasım 2009 Salı

30 - Memleketin Genetiği Değiştirildi


Ahmet Altan'ı seven de Örsan Öymen'i seven de şimdi sevmiyor.Ya da tam tersi.Kim sağcı kim solcu belli değil.Herşey içice ve herkes herkesle belli noktalarda buluşup belli noktalarda ayrılıyor.Tamam dümdüz bir sağ ve sol kalmadığının farkındaydık ama bu denli bir içiçeliğin böyle bir kaosla harmanlanıp kafa karıştıracağını beklemiyordum ben şahsım adına.Burada bir ilginç durumdan bahsetmişim.Bu ilginç durumun hayali kahramanının reel yansımasının da en azından aynı ilgiyi göreceğini tahmin ederken tam tersi oldu.Belki bunu söylemek için erken ama internet ne kadar güçlü olursa olsun tv kadar etkili değil.Haberlerin geçtiği yerlerin bir önemi yok.Neticede Polat deplasmanda böyle ise içerde daha fazla tribunu var demektir.Ama paşanın olayı gerçekten şaşırtıcı.Sanal destek ne kadar samimiyet içerirse içersin realitede karşılık bulmuyorsa hayal kırıklığı ve üzüntü ve muz kabuğu oluyor.Her iki kahramanla da fikirsel ve sanatsal anlamda bir yakınlığım yok.Ama hemen hemen aynı dilin temcilcilerinin realitedeki durumunu medyatik anlamda sunmak istedim.

15 Kasım 2009 Pazar

29 - Yeni Kedi Alan Acemilere


Geçen gün evli bir arkadaşım eşiyle evlerine yeni bir kedi aldıklarını ve benden duyacakları tavsiyelere ihtiyaçları olduğunu söyledi.Ben de aklıma gelenleri yazıp gönderdim.Belki başka ihtiyaç sahiplerine de bir yardımım olur bu anlamda.

Kural 1: siz bir kedi sahibi değilsiniz.artık kedi sizin bir sahibiniz.bunu böyle belleyin.onların belli huyları ve yaşam alışkanlıkları vardır ve öldürseniz değiştiremezsiniz.ama öldürmeyin.

Kural 2: Bir gün terkedecekseniz veya sokağa atacaksanız şimdi yapın.İlerde yalnız kalırsa o güne kadar ev ve ilgi dolu yaşama çok alıştığı için sokak koşullarını yitirmiş olacağından çok yaşayamayacaktır.

Kural 3:Temel ihtiyaçlar: - Mama (kuru mama sağlığı için şart ama gidip marka almayın.açık kuru mama alın.ucuz ama lezzetli bişi sorun işte.bizimki 250 gramı 2 tl den aldığımız mamayı afiyetle yiyor.arada bir balık ve tavuk da verin ama haftada 1 günü geçmesin bu.çok kilo almamalı.sağlığı için zararlı) - Su (sık sık değiştirin suyunu.Yazın özellikle su çok tüketirler her canlı gibi ki böbrekleri bizden hassastır) 3- uyku (istediği yerde uyur istediği zaman da yerini değiştirir.Bir sabit yere battaniye gibi bişi koyun o sık sık orada uyur.günde 12 saat en az uyur.bu hayvana bişey mi oldu demeyin.-ilgi (konuşun onunla.naptın kızım oğlum iyi misin bişey ister misin zart zurt.muhabeti severler.her sorunuza cevap vermesini sağlayın.hoşlarına gider.gelir size sürtünürse bu "seni seviyorum" demektir. - tuvalet (bu çok önemlidir.kediler dünyanın en temiz hayvanlarıdır.tuvaletlerine acaip önem verirler.kristal kum alın ve sarılaştıkça,haftada bir en fazla 10 günde bir gibi değiştirin yenisi ile.Bir plastik küvet veya özel kapalı wc alabilrisiniz.içine kristal kumu dökün.o çişini kakasını yaparken asla ona bakmayın ve yanında durmayın.yapamazlar)

Kural 4: o istediği zaman size sevdirir,siz istediğinizde o istemezse sizden soğur.ne demek ulan herşeyini veriyoruz tabi sevcez demeniz bişeyi deiştirmez onu da nankör kılmaz.severken gıdısını okşayın.tahtalardaki su yolu misali tüy yoluna doğru okşayın.yani ne yöne gidiyorsa tüyler o yöne doğru.Kafasını severken de köpek sever gibi sevmeyin.okşayın.kedi kadın gibidir.hep nazik hep özenli hep onun istediği gibi olmak zorundasınız..

Kural 5: yıkanmaz.onlar kendilerini temizlerler.dilerseniz yumuşak bir tarakla tüylerini tarayabilirsiniz (izin verirse) bu tüylerinin dökülmesini önler bir nebze.marketten bi scotchbrite tüy toplayıcı roll alın

Kural 3 ve 5 e ek: tuvaletinde pislik birikmemesini sağlayın.2 günde bir plstik kürekle alın atın. kedilerin dilinde özel temizleyici madde vardır.o nedenle suya ihtiyac duymazlar.bazı ilginç şaşılası kediler hariç çoğu suyu sevmez.

Kural 6: Parfüm,kolonya vs gibi alkollu ve keskin kokulu şeyleri sevmezler ve kaçarlar.Onlar bizim aldığımızdan 5 kat daha fazla alırlar kokuyu.düşünsenizeo şiddette bi kolonya ya da parfüm kokusunu.

Kural 7: çimen: bir saksıya çimen tohumu ekin.uzasın ve ona gösterin.o her sabah dişlerini kaşıyacaktır o çimenlerle.bu onların başağrısı mide ağrısı gibi problemlerinin çözümüdür.

Kural 8: Bir veterinere kayıt yaptırın.aşıları düzenli yapılsın.kist aşısı olduğu sürece tüyün size hiçbir zararı yok.aynı veterinere gtürün hep ve kartını telefonunu alın

13 Kasım 2009 Cuma

28 - Bize dokunmayan yılan



Haberin başlığı:"Türk Turizmi son anda kurtuldu" Güney Kore'den Türkiye’ye gelen turistleri taşıyan bir otobüsün,alev aldığını fark eden sürücüsünün,otobüsü yol kenarına park ederek 23 Güney Koreli turisti tahliye etmesi haberi.Bir diğer haberin başlığı:"Duvara yapışan kedi".İçeriği ise şöyle pervaneye takılıp dönen kedi sonunda duvara yapıştı.

Birinci haberde insan yaşamı ikinci haberde hayvan yaşamı hiçe sayılıyor.Birisinde turizmin kılpayı da olsa kurtulması bir oh çektirirken diğerinde bi kedinin hızla duvara yapışması eğlencelik haberler kısmında yerini alıyor.Editörlere notum;

Her iki durumun da başınıza gelmesi temennisi ile iyi haberler

12 Kasım 2009 Perşembe

27 - Giden Günlerim Oldu



İnsanın gençliğine ait olan ve onu şekillendiren birtakım güzelliklerin zaman geçtikçe yokolduğuna şahit olması gerçekten acı imiş.Bu güzelliklerin kaliteli ve samimi olduğundan şüphenizin olmayıp sadece maddi nedenlerle ortadan yokolduğunu bilmeniz bu acıyı daha da arttırıyor.Roll bu ülkeye Hey'den bu yana gelmiş en iyi müzik dergisi idi.İki sene düzenli 5 sene düzensiz aldım.Her kelimesi okunabilen bir dergiydi.Her kaliteli yeniyi orada tanıdık.Piyasanın ışıklı ellerine bizim gözlerimizden geçerek uçtular çoğu.Bir çoğu da kaldı o sarı sayfalarda.Emeği geçen ve bize o güzel anları yaşatan herkese teşekkürler.

Bir diğer olmazsa olmazım Lemanyak'ın kardeşi Lombak idi.O da kapandı aynı sebeplerle.Lemanyak her ne kadar rakip olsa da öksüz kaldı.Bayiiye her gidişimde iki adet dergi alırken son iki aydır tek dergi alıyorum ve sanki raflarda bir boş yer görüyorum.O kadar sağlam yer tutmuştu o raflarda.Ama artık dayanamadı.Umarım bir gün yine çıkar ama bu kez "bakalım tekrar ne zaman gidecek" duygusu ile yaşayacağım.Çok güzel anlar yaşattı bana Lombak.Çok güzel paylaşımlar,çokca kahkahalar ve gülümsemeler dolu günler geçti.Eminim evde biyerlerden eski birkaç sayısı çıkacak.Baruter'e ve ekibine selamlar olsun.

8 Kasım 2009 Pazar

26 - Hakan Arıkan


Bu karikatür bugün kalesinde devleşen Hakan Arıkan'ı çok güzel tasvir ediyor.

7 Kasım 2009 Cumartesi

25-Devamlılık


Gazeteler Aşk-ı Memnu'nun son bölümünde Bihter'in ters tuttuğu i-phone'u yazıyor.Bu sezondaki geçmiş bölümlerde benim tespit ettiğim iki hataya da buradan ve buradan bakalım

3 Kasım 2009 Salı

24 - Yollarda Geçen Bir hafta

Uzun yıllardır bu denli seri yolculuk etmemiştim.Mayısdan beri 10-15 günlük aralarla düzenli seyahatlerim kaçınılmaz şekilde oluyordu.Ege hattını "hat"mettim diyebilirim bu yaz.Ama şimdi bir süreci hızlandırmak adına kıçı daha seri kaldırmak icap ettiğinden güzelim iklimi bırakıp metropollerin yağmuruna,çamuruna,soğuğuna daldık.Bahaneyle daha önceki geliş gidişlerde göremediğimiz eşi dostu görme ortamı yarattık o da güzel oldu.Bunların yanısıra bu seyahat haftasında keyifli anlar yaşadım ve gözlemlemekle kalmayıp görüntüleyerek sizlerle paylaşmak istedim.Öncelikle Ankara dönüşü görüntülediğim Bolu tesislerini geçişteki bölgedeki "kar" 2 saat sonra radyoda "yılın ilk karı" olarak kulağıma gelecekti.Haberin belki de başını kaçırmıştım,kastedilen bölge idi sanırım ki doğuya bir ay önce kar yağdığını sonradan duymuştum. Ankara'da geçirdiğim 24 saat içerisinde Futbolla ilgili kitabım için hayatımda ilk kez katıldığım profesyonel bir redaksiyon çalışmasınında yoğun çalışırken molalarda redaktörümüz Asiye Hanımın anılarını dinledim.Rahmetli eşinin kısa bir dönem Arsenal'de futbol oynadığını,sakatlanması neticesinde futbol hayatına aynı camia içerisinde teknik adam olarak görev aldığını anlattı.Epey bir görsel malzemeyi görüntlememe de izin verdi.Ama asıl anlattığı hikaye çok ilginçti.Arsenal'in eski sahasının altı camiaya adını yazdırmış taraftarların ve oyuncuların külleri ile doluymuş.Yani bir tür vasiyet mezarlığı.Uzun yıllar sahaya kül gömme usullü bu cenaze töreni düzenli olarak gerçekleşmiş.
Daha sonra yeni stad yapıldığı zaman zeminde yatan yüzlerce taraftarın anısı bozulmamış ve bir park haline getirilmiş orası.Arsenal'in bu anlamda bir başka güzelliğinin de rahmetli kayınpederi ve eşinden sonra kendisinin de aynı koltukta kombineye sahip olması ayrıcalığının tanıması olduğunu anlattı Asiye Hanım.Yani her sene öncelikle size soruyor kulüp.Siz almayacaksanız o yeri ona göre bir başkasına satıyor.Köklü kulüplere vefa anlayışı anlamında örnek gösterilebilecek güzel durumlar bunlar.
Yolculuk esnasında rastladığım bir başka güzellik de devamlı olarak tercih ettiğim Kamil Koç Seyahat otobüslerindeki bir hizmetti."Rahat" hatlarındaki temel özelliklerin(tek ve geniş koltuk,radyo,açık cep,wireless vs) yanı sıra her koltuk arkasına yerleştirilen ekranlardaki menü zenginliği diğer seyahat firmalarındaki ekran özelliklerinden bariz şekilde farklı kılıyordu Kamil Koç'u.
Tv kanallarının yanında müzik,film,oyun menüleri epey seçenekli.Müzikleri ekranınızda sık sık değişen birbirinden güzel fotograflara dalarak izliyorsunuz.Bütün seyahatlerim içerisinde 1 dk bile canımın sıkılmadığı ilk yolculuk oldu.Ağırlıklı komedi ve romantik komedi filmler olsa da "Şeytan Marka Sever"i izleyip Shakira konseri dinleyerek geldim egeye.Bu servisi takip edip ona göre hiç üşenmeden çıkacağım artık seyahatlerime.