Bugün sahilde iki yaşlı amca aralarında sohbet ediyorlardı.Rüzgar sohbeti 2-3 metre yakınlarındaki bana ulaştırıyordu."1972'de "diye başladı sohbete arkası dönük olan "benim oturduğum sokakta 3 tane araba vardı.Birisi 39 model bir Dodge,bir tanesi 59 model bir Plymouth bir tane de benim 59 model Opel" dedi ve devam etti "şimdi her sokakta çift sıra otomobiller.Minibüsler geçemiyor"diğeri tamamladı "Yakında biz yürümeyeceğiz bırak minibüsü".Devam etti arkası dönük olan "Noluyor bu kadar araba?" yanıtladı diğeri "Yatıyor" . Devam ettiler sohbetlerine.Aynı aileden birkaç kişinin araba sahibi olması fakat ne yolların ne masrafların arabaları kullanmaya yeterli olmaması ama bu çılgınlığın devam ettiğinden dem vurdular.İşin o yönü önemliydi.Araba sahibi olmak,soför olmaktan daha fazla haz veren bir duygu olsa gerek ki bu "yatır tüketimi" dur durak bilmiyor.Hayır yani günümüzde araba sahibi olmanın çok da bir miktar gerektirmeyen birşey olduğu düşünülürse bu farklılığın farklılık olmadığı ne zaman algılanacak.Tek sevindiğim şey,yaz günleri sokak köpekleri sıcaklardan korunmak için bu yatan arabaların gölgelerine sığınıyor.Sahipleri de bilmeden sevaba giriyorlar. Allah razı olsun.Vergili gölgelik.
Not: Yukarıdaki sohbet yazlık bir yerleşim biriminin serzenişidir:)
sahip olup ta kullanılmayan herşey benim için "yok"tur.. parası olup harcamayan, evi olup salonunu misafirden misafire açan, yaşam alanını eşya ile doldurup kirlenir/eskir diye kullanmayan, arabası olup ta binmeyen ve daha yüzlerce örnek..
YanıtlaSilyazını okuyunca aklıma hemen bizim apartman komşumuz geldi.. arabası var ama daha bir kere bile kullandığını görmedim, elinde bir kova ve bez hergün iç dış temizliyor ve içerisini güneşten korumak için tüm camlarını karton kağıtlarla kapatıyor, arabayı çürümeye bırakmış haberi yok bi de gereksiz yere apartman otoparkında yer işgal ediyor..
neşeli'den mesaj; madem elindekilerle bir fark yaratamıyorsun yaşantında neden daha çok şeye sahip olmak istersin bu dünyada..:)